Vahşi Şeyler Ülkesi’nde Hayal ve Gerçeklik
- Tutku Vatansever
- 7 Şub 2018
- 4 dakikada okunur

Maurice Sendak’ın 1963 yılında yayımlanan Vahşi Şeyler Ülkesinde adlı resimli kitabı çocuk kitapları raflarında yerini alsa da Sendak çocuk kitabı yazmak amacıyla masa başına oturmadığını dile getirir. Kitap çocuk edebiyatında fantezinin ilk örneklerin olmakla birlikte gerçek ile hayal arasında belli belirsiz bir geçiş sağlar. Max’in Vahşi Şeyler Ülkesi ’ne olan yolculuğunun hayal ürünü olduğu yönünde çeşitli işaretler düzenlemiştir fakat bunu doğrudan söylemekten çekinir. Hikâyeyi Max’in başına gelen doğaüstü bir olay olarak okumak gayet mümkün olduğu halde Sendak Max’in hayal dünyasını yansıttığı yönünde kanıtları hikâye içine serpiştirilir. Böylece Vahşi Şeyler Ülkesinde gerçeklik ve hayali harmanlar ve bu ikisinin arasındaki ilişkiyi başkarakter Max yoluyla tasvir eder.
Vahşi Şeyler Ülkesi’nin Max’in hayali olduğu düşünüldüğünde Sendak’ın bunu hikâye içerisinde açıkça belirtmemesinin iki nedeni olabilir. Birincisi Sendak’ın hayal ve gerçek arasında pürüzsüz geçişlerle çocukların düşünce dünyasını yansıtmak istemesidir. Çeşitli yaşlarda otuz çocuk üzerinde yapılan araştırmada 6 yaşından küçük çocuklar gerçek ve gerçek olamayacak durumları ayırt edebilirken, hayal ve gerçeklik arasındaki ani geçişleri algılamakta zorluk çektikleri ortaya çıkmıştır[1]. Çalışma çocuklara çocuk fantezi kitapları okutup bunlarla ilgili sorular sorarak gerçekleştirilir. Max’in odasından Vahşi Şeyler Ülkesi’ne olan macerası da çocukların düşünce dünyalarında gerçek ve hayalin birbirleriyle iç içe yer aldığını ve çocukların bu iki âlem arasında, saniyeler içinde ve belki de farkında olmaksızın kolayca hareket edebilmelerini yansıtır.
Yazarın Max’in yolculuğunun hayal ürünü olduğunu açıkça belirtmemesinin bir diğer nedeni ise okuyucuyu gerçekten hayale giden bu yolda rahatsız etmek istememesi olabilir. Birçok okuyucu Max’in yolculuğunun gerçek bir yolculuk olduğuna inanmaya yatkındır çünkü hayali ilginç kılan büyük bir etken içinde barındırdığı gerçeklik olasılığıdır. Her ne kadar Vahşi Şeyler Ülkesi’nde büyük rolü hayal oynasa da, hayal âlemine geçişte gerçeklikten çıkışın farkında olmamak hikâyeyi okuyucu için ilginç kılar. Okuyucunun çocuk olduğu düşünüldüğünde ise bu daha büyük bir önem kazanır. Sendak röportajında kitabını okuyan veya dinleyen küçük çocukların bu hikâyenin birisi tarafından yazıldığını fark etmelerini istemediğini söyler[2] çünkü küçük çocukların büyük çoğunluğu farkında olmadan çocuk kitaplarındaki hikâyeleri herhangi bir yerde ve zamanda gerçekleşmiş olarak değerlendirir. Yani Vahşi Şeyler Ülkesinde’de hayal kadar gerçekliğin de önemli bir yeri vardır ve bu nedenle yazar bu ikisini ayırmadan beraber sunmayı seçmiştir.
Hikâye ve illüstrasyonlar Max’in yolculuğunun hayal olduğuna dair birçok ipucu barındırır. Max’in neredeyse bir sene boyunca seyahat etmesi fakat eve geldiğinde yemeğini hala sıcak bulması bariz biçimde bütün bir yolculuğun saniyeler içerisinde gerçekleşmiş bir düşünce olduğunu işaret eder. Max’in yaşadıklarının gerçekliğine inanma eğilimde okuyucular, özellikle çocuklar, için elbette ki bu Max’in başka bir evrene geçtiğinin göstergesi olarak algılanabilir. Max’in hayal kurduğu düşüncesini takip eden bir diğer ipucu ise Max’in yolculuğundan önce evinde köpeği kovaladığı esnada duvarda görünen Max imzalı resimdir. Resimdeki yaratık Vahşi Şeyler Ülkesi’ndeki yaratıklardan biriyle büyük benzerlik göstermektedir ve bu da Max’in daha önceden de bu yaratıkları hayal ettiğini ve bunu resim yoluyla açığa çıkardığını gösterir. Yani bu gibi ayrıntılarla Sendak yolculuğun ve Vahşi Şeyler Ülkesinin hayal olabileceğini bir öneri olarak sunar ve hayal ile gerçeklik arasındaki akışı bozmayarak bu okuma şeklini okuyucuya dayatmaz.
Vahşi Şeyler Ülkesi’nin bütün bu yolculuğun ve ülkenin Max karakterinin yaratısı olması Max’in karakterini açığa çıkarması açısından daha büyük önem kazanır. Max’in özel yelkenlisiyle çıktığı seyahatin açıkça bir istikameti vardır: Vahşi Şeyler Ülkesi. Max’in yarattığı bu derece net bir yerin varlığı bu yerin nasıl tanımlandığını önemli kılar. Max’in bu yolculukta varmak istediği yeri özel olarak, barındırdığı kitle yani “vahşi şeyler” tanımlar. Hikâyenin başında Max’in evdeki yaramazlıkları sonucu annesi ona “vahşi şey!” diye seslenir ve odasına gönderir. Max’in özel olarak “Vahşi Şeyler” Ülkesi’ne gitmenin hayalini kurmasının nedeni yalnız ve farklı hissetmesi ve kendiyle özdeşleştirdiği yaratıkların olduğu bir yere gitmek istemesidir. R. Craig Roney’nin makalesinde çocuk kitaplarında fantezinin işleviyle ilgili çizdiği bir şemada Vahşi Şeyler Ülkesi’ndeki fantezinin işlevini “dikkat dağıtıcı[3]” olarak sınıflandırması da bunu yansıtır. Max için kurduğu Vahşi Şeyler Ülkesi gerçek hayatındaki muhtemel hayal kırıklığından, sıkıcılıktan veya yalnızlıktan bir kısa süreli de olsa bir uzaklaşmadır. Bu Max’in hayatına ve hayaline karamsar bir bakış açısı olarak görülebilir fakat Sendak’ın illüstrasyonlarda kullandığı, çocuk kitaplarında alışık olmadığımız koyu renk tonları da kısmen bir karamsarlık ileri sürer.
Sendak bu hayalin Max’te yarattığı etkiyi ve gerçekliğe bakış açısında sebep olduğu değişimi illüstrasyonlar sayesinde belirtir. Sanat eğitmeni Paula Eubanks resimli kitapları bir sanat formu olarak açıklayan makalesinde resimlerin sayfa üzerindeki düzenine dikkat çeker ve Maurice Sendak’ın Vahşi Şeyler Ülkesinde’ki illüstrasyonlarını bir sinematografın değişik odaklı merceği kullanmasına benzetir[4]. Sendak kelimelerin yanı sıra Max’in hayalini illüstrasyonlarla takip eder. Hikayenin başında Max odasındayken sayfanın ortasında küçük bir bölüm kaplayan illüstrasyon, Max’in odasının bir ormana dönüştüğü anda büyümeye başlar. İllüstrasyonun tüm sayfayı kaplayana kadarki üç aşamalı genişlemesine “tam o gece Max’in odasında bir orman büyüdü, büyüdü ve daha da büyüdü” sözleri eşlik eder. Böylece Max’in hayal gücünün genişleyişiyle beraber illüstrasyonlar da büyün sayfayı kaplar. Hatta Max’in hayaline tamamen dalmasıyla birlikte yazılar da kaybolur ve illüstrasyonlar iki sayfaya yayılır. Hikâyenin sonunda Max yolculuğunu tamamlayıp odasına geldiğinde, odası hikâyenin başındakine karşın sayfanın küçük bir bölümünü değil tamamını kaplamaktadır. Hikâyenin başında evden bir kaçış arayan Max sonunda eve dönmüş olmanın verdiği mutluluğun suratındaki yansımasıyla resmedilir. Böylece yazar hayal kurmanın Max’i günlük hayatın zorluklarından uzaklaştırıp rahatlattığı ve bakış açısında değişime yol açtığı illüstrasyonlar yoluyla ifade eder.
Kitapta gerçeklik ve hayalin birleşmesi farklı anlamlandırmalara izin verirken bir takım ipuçları Max’in yolculuğunun hayal olduğuna yönlendirir. Bu durumda Max’in evindeki yaşamı çerçeve hikâye şeklini alır ve onun içinde Max’in hayal ürünü olan ayrı bir hikâye yer alır. Böylece anlatım çizgisel olmaktan çıkar ve hayal ile gerçeğin iç içe bulunmasıyla bir çocuğun bu ikisi arasında dolaşıp duran düşünce dünyasını taklit eder. Bu göz önüne alındığında Max’in hayalinin ve gerçek hayatının birbirini nasıl etkilediği görülür. Max’in yolculuğu sadece bir hayal olmaktan çıkıp bir çocuğun hayatındaki zorluklardan uzaklaşma şekline dönüşür.
İllüstrasyon: Selin Deniz Eldek
Dipnotlar
[1]Harms, J. (1975). Children's Responses to Fantasy in Literature. Language Arts, 52(7), 942-946. Retrieved from http://www.jstor.org/stable/41961223
[2] Questions to an Artist Who is Also an Author: A Conversation between Maurice Sendak and Virginia Haviland. (1971). The Quarterly Journal of the Library of Congress, 28(4), 262-280. Retrieved from http://0www.jstor.org.seyhan.library.boun.edu.tr/stable/29781488
[3] Roney, R. (1983). Fantasizing As a Motif in Children's Realistic Literature. Language Arts, 60(4), 447-455. Retrieved from http://www.jstor.org/stable/41961488
[4] Eubanks, P. (1999). Learning to Be a Connoisseur of Books: Understanding Picture Books as an Art Medium. Art Education,52(6), 38-44. doi:10.2307/3193794
Son Yazılar
Hepsini GörKendi kafatasını ölçen bir antropolog mezurasını Dinlen denince ayağa kalkan terziden mi almıştır Rögar kapaklarının arasından sızan gün...
Comments