top of page

Uyku Vaktinden Kaçış

Salondan ve mutfaktan gelen ışıklar parlaya parlaya

Işık saçıyordu; pencereden, panjurdan ve parmaklıklardan

Hepsi de dolaşıp duran yeryüzünden yukarıda havada

Binlercesi milyonlarcası vardı yıldızlardan

Yok, bir ağaç üzerinde onlar kadar fazla yaprak

Ya da sığmaz onların sayısınca insan bir parka, bir kiliseye

O yıldızların kalabalığı; eğilmiş bana bakarak

Parıldayan ve bana göz kırpan karanlığın içinde

Büyük Köpek, Büyük Ayı, Avcı Takımyıldızı

Ve Mars ve yıldızı denizcilerin

Hepsi hem gökyüzünde hem de duvar kenarındaki kovadaydı

Yarısı suyla yarısı yıldızla doluydu o kovanın

Sonunda gördüler beni, gözyaşlarıyla takıldılar peşime

Ve hemen postaladılar beni yatağıma

Ama ihtişamları devamlı ışıldıyordu ve parlaktı gözlerimde

Yıldızlar dönüyordu kafamın etrafında

Escape at Bedtime

The lights from the parlour and kitchen shone out Through the blinds and the windows and bars; And high overhead and all moving about, There were thousands of millions of stars. There ne'er were such thousands of leaves on a tree, Nor of people in church or the Park, As the crowds of the stars that looked down upon me, And that glittered and winked in the dark. The Dog, and the Plough, and the Hunter, and all, And the star of the sailor, and Mars, These shown in the sky, and the pail by the wall Would be half full of water and stars. They saw me at last, and they chased me with cries, And they soon had me packed into bed; But the glory kept shining and bright in my eyes, And the stars going round in my head.

Robert Louis Stevenson

İllüstrasyon: Ahmet Barin

Son Yazılar

Hepsini Gör
Tümdengelim

Kendi kafatasını ölçen bir antropolog mezurasını Dinlen denince ayağa kalkan terziden mi almıştır Rögar kapaklarının arasından sızan gün...

 
 
 

Comments


Öne Çıkanlar
Son Yüklenenler
Bizi Takip Edin
  • Facebook Classic
  • Twitter Classic
  • Instagram Social Icon
bottom of page