Uyku Vaktinden Kaçış
- Çeviri: Recep Sözümçetin
- 7 Şub 2018
- 1 dakikada okunur
Salondan ve mutfaktan gelen ışıklar parlaya parlaya
Işık saçıyordu; pencereden, panjurdan ve parmaklıklardan
Hepsi de dolaşıp duran yeryüzünden yukarıda havada
Binlercesi milyonlarcası vardı yıldızlardan
Yok, bir ağaç üzerinde onlar kadar fazla yaprak
Ya da sığmaz onların sayısınca insan bir parka, bir kiliseye
O yıldızların kalabalığı; eğilmiş bana bakarak
Parıldayan ve bana göz kırpan karanlığın içinde
Büyük Köpek, Büyük Ayı, Avcı Takımyıldızı
Ve Mars ve yıldızı denizcilerin
Hepsi hem gökyüzünde hem de duvar kenarındaki kovadaydı
Yarısı suyla yarısı yıldızla doluydu o kovanın
Sonunda gördüler beni, gözyaşlarıyla takıldılar peşime
Ve hemen postaladılar beni yatağıma
Ama ihtişamları devamlı ışıldıyordu ve parlaktı gözlerimde
Yıldızlar dönüyordu kafamın etrafında

Escape at Bedtime
The lights from the parlour and kitchen shone out Through the blinds and the windows and bars; And high overhead and all moving about, There were thousands of millions of stars. There ne'er were such thousands of leaves on a tree, Nor of people in church or the Park, As the crowds of the stars that looked down upon me, And that glittered and winked in the dark. The Dog, and the Plough, and the Hunter, and all, And the star of the sailor, and Mars, These shown in the sky, and the pail by the wall Would be half full of water and stars. They saw me at last, and they chased me with cries, And they soon had me packed into bed; But the glory kept shining and bright in my eyes, And the stars going round in my head.
Robert Louis Stevenson
İllüstrasyon: Ahmet Barin
Son Yazılar
Hepsini GörKendi kafatasını ölçen bir antropolog mezurasını Dinlen denince ayağa kalkan terziden mi almıştır Rögar kapaklarının arasından sızan gün...
Comments