Söyleşi: İrfan Sancı
- Burak Serin, Hakan Özlen
- 1 Nis 2017
- 2 dakikada okunur
Bahsettiğimiz gibi dergimizin bu sayısının dosya konusu “Kuir Edebiyatı” ile yakın ilişkili. Sizce bu kavramı nasıl tanımlayabiliriz? Yazarlarıyla mı, içeriğiyle mi, diliyle mi?
Kuir teoriyi “Normali, normalliği kuran normların kuruluş ve işleyiş yapısını sorgular. Cinsiyet, toplumsal cinsiyet, cinsel yönelim ve cinsel pratiklerle ilgili her tür etikete, dolayısıyla da kimlik ve cinselliğin üzerine kurulduğu “apaçık” her tür kategoriye karşı durur.” olarak tanımlarsak “Kuir Edebiyatı”nda ne olması gerektiğini işaretlemiş oluruz aslında. Hem böylece yazarı mı, içeriği mi, dili mi sorusu da kendi kendini yok etmiş olur.

Kendinizi ve yayınevinizi kuir hareketine göre nerede konumlandırıyorsunuz? Sel yayıncılığın bu konuda bir misyona sahip olduğunu düşünüyor musunuz?
Kuir kuram, herhangi bir sabit ya da verili kimlik kategorisini kabul etmediği ve kimlik gibi kategorik tanımların sabitliğine baştan karşı çıktığı için biz de yayınevimizi bir yerde konumlandırmıyoruz. Çünkü henüz “katılaşmamış” ve bakış açısı gereği sürekli akışkan bir hareket söz konusu olan. “Misyon sahibi olmak” herhalde hiç istemediklerimizin en başında gelir.
Yayımlanmak üzere değerlendirilen edebiyat eserlerinde cinsiyetçi, homofobik, transfobik anlayış ve söylemlerin bulunmamasına dikkat edilmeli midir? Sel yayıncılık bu tarz kriterlere sahip mi?
Queer Düş’ün Serisi, LGBTi Kitapları, Kadın Kitaplığı vs gibi özel dizileri olan bir yayıneviyiz. Dizi başlıkları bile nasıl bir kritere sahip olduğumuzun göstergesi değil mi?
Yayıncılığını yaptığınız “Queer Düş‘ün Serisi” nasıl ortaya çıktı? Fikir nasıl gelişti? Bir hikâyesi var mı?
Queer Düş‘ün Serisi yayıncılığımızın doğal bir sonucudur. Çünkü biz daha 90’lı yılların başında “Kadın Kitaplığı” başlığı altında farklı feminizmleri konu alan kitaplar yayınlıyorduk. Yine aynı tarihlerde henüz ülkemizde yeteri kadar tartışılmasa da batıda yükselen bir LGBTİ hareketinin içinden yeni bir bakış açısı olarak Kuir hareket doğdu. Tabii üst üste kitaplar da yayımlanmaya başlandı. Biz de bu coğrafyada hem hareketin içinden hem de bu konulara kafa yoran akademi/ akademi dışı arkadaşlardan oluşan bir yayın kurulu oluşturduk.
Bu serininin yanı sıra kurmaca kuir metinlerden oluşan bir seri ya da derleme kitap yayınlama planınız var mı?
Şu an yeni bir seri planımız yok ama bize gelen kurmaca queer metinlerin her zaman yayımlanma şansları var.
Türkiye‘deki kuir düşünce ve kurmaca yazınının durumu hakkında düşünceleriniz nelerdir? Sizce özgün bir içerik üretimden bahsedilebilir mi? Bahsedilebilirse dikkatinizi çeken örnekleri paylaşabilir misiniz?
Türkiye’de kuir düşünce daha çok doğal olarak çeviri metinler üzerinden yürüyor. Ve bu bağlamda çok ciddi işler yapıldı, yapılıyor. Yine Cinsellik Muamması (Cüneyt Çakırlar/Serkan Delice), Queer Tahayyül (Sibel Yardımcı/ Özlem Güçlü), Queer Temaşa (Leman S. Darıcıoğlu), Fetiş İkame (Tuna Erdem/ Seda Ergül) kitaplarında özgün içerik üretimi olan telif yazılar var örneğin.
Kuir metin okurunun durumu sizce nasıl? Yayımladığınız kitaplara yeterli geri dönüş alabiliyor musunuz? Bu geri dönüşler ne yönde oluyor?
Kuir metinlerin çok güçlü bir “yıkıcılığı” var. Her bir kitap okurun, normatif algılarla örülü dünyasına buldozer gibi giriyor. Okuyanı tekdüzelikten kurtarıp önüne sonsuz olasılıklar seriyor. Böylesi hoşluklara vesile olduğumuz için de okur bu yaptıklarımızı destekliyor.
Bu serinin (daha önceki LGBTİ+ kitaplığını da dâhil ederek) yayımlanma sürecinde politik, bürokratik, toplumsal herhangi bir engel veya baskıyla karşılaştınız mı?
Özellikle Kuir ve LGBT Kitaplığından yayınladığımız metinlerden herhangi bir baskıya maruz kalmadık ama daha evvel birtakım kurmaca kitaplarımız hakkında davalar açıldı, yargılandık, bazılarının yargı süreci halen devam ediyor.
Queer Düş‘ün serisinin devamı olacak mı? Olacaksa yayımlanılması planlanan eserleri paylaşabilir misiniz?
Başlattığımız tüm serileri devam ettirme çabamız sürüyor. Zamanı geldiğinde bunları okurla paylaşıyoruz.
Bize zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederiz.
Son Yazılar
Hepsini GörSait Faik Abasıyanık “Yılan Uykusu” adlı öyküde insanın karmaşıklığını ve benzersizliğini iki hüviyetsiz karakter üzerinden anlatır. Öykü...
Comments