Eski Türkler’de Hemcins Arzu ve Tasviri
- Dr. Muhittin Şahin
- 31 Mar 2017
- 5 dakikada okunur
Belleri ince, omuzları geniş, teni beyaz ve yanakları al-kırmızı sâkiler
Günümüz toplumlarının yaşam biçimlerinin saptanmasında, yaşayan bireylerle etkileşim önem arz eder; ancak toplum doğup büyüyen ve gelişen, sonrasında ise ölen bir olgu olarak ele alındığında geçmiş toplumların betimlenebilme imkânı ve yöntemi de farklılaşır. Bu farklılaşma, etkileşimde bulunulabilecek kişilerin varlığının mümkün olmaması dolayısıyla, toplumbilimcilerin edebiyatı önemli bir sosyolojik malzeme olarak kullanması şeklindedir. Ancak edebiyat etkileşimsizliği değil, bilakis güçlü bir etkileşimi içinde barındırır: Edebiyat toplumun bir yansıması olabildiği ölçüde, toplumun yeniden şekillendirilmesinde de önemli bir rol üstlenir.
Toplumun yeniden şekillendirilme süreci olarak İslamiyet’in kabulü Türkler için önemli bir dönüm noktasıdır. Bu süreçte Şamanizm ve Maniheizm inanç dönemi Türkler için kapanır ve İslam etkisinin olduğu bir dönem başlar; sürecin bir diğer önemli dönüşümü ise göçebe Türklerin yerleşik hayata geçişleridir. Yerleşik hayatsa zamanla sözlü kültürü yazılı kültüre çevirmiştir. Çeşitli toplumsal dönüşümlerin yaşandığı böyle bir dönemde kaleme alınan bir nasihatname özelliğindeki Kutadgu Bilig, Karahanlılar’ın saray nâzırı Balasagunlu Yusuf Has Hâcip tarafından yazılmış olup, 1070 yılında hükümdara arz edilmiştir. Kitabın adı “mutluluk, kutluluk veren bilgi” anlamına gelir ve bir özgürlük alanı olarak kuir imgeler ve anlatılarla karşılaşılmaktadır.
Yusuf Has Hacip, yapıtının 2913 – 2924 numaralı beyitlerinde içecek sunan sâkilerin (içki sunan kimse) kim olmaları, ne giymeleri ve nasıl davranmaları gerektiğini anlatır; bu beyitleri dikkat çekici kılan ise onun queer (kuir) anlatımıdır. İlgili beyitler şöyledir:
(...)
İçkicibaşının sâkileri de hep genç ve güzel yüzlü olmalı.
Yüzünde henüz tüy belirmemiş bu oğlanların yüzü dolunay, boyu fidan, saçı kara ve görünüşleri tasvir gibi güzel olmalı.
Belleri ince, omuzları geniş, teni beyaz ve yanakları al-kırmızı olmalı.
Onların yeşil, mavi, sarı ve pembe ipek giysiler giyip dolaşmaları ve yemek taşımaları hoş olur.
İçkinin kıl, tüy ve çerçöpten korunması için içkici temiz ve sakalsız biri olmalı.
İçkide kıl bulunursa, yakışık almaz; kılın yemeğe ve içkiye düşmesi tatsız olur.
Bilgi veren bu yüzden demiştir; kadeh sunanlar sakalsız olmalı.
Kadehçi temiz ve güzel yüzlü olursa, içilen içki iştahla içilir, insanın içine siner.
Güzel yüzlü, tavır ve hareketi zarif olan kişi ne sunsa yakışır, bak, göz ondan canın hissesini alır.
Şu beyiti söyleyen ne der, dinle; ey bilen insan bunu sen dinle.
Yüzü gözü güzel, tavır ve hareketi zarif olmalı; o ne sunarsa sunsun zevkle içilir.
Karnı acıkmış insan için onun yüzünü görmek yemektir; susamış insan için o bakıp da kanılmaz bir içkidir.
(Yusuf Has Hacip, 2008 :539).
Kutadgu Bilig’in sözcük anlamından yapılan çıkarsamaya göre mutluluğun amaçlandığı dizeler iki açıdan ele alınabilir:
1. Yiyecek ve içeceğe kıl tüy düşmemesi amacıyla kılsız ve tüysüz, temiz kişilerin sâkilik yapmasının gerekliliği ifade edilmek istenmiş olabilir; bu sayede yiyecek ve içeceği tüketenin iç rahatlığı ile karnını doyurabilmesi mümkün olabilecektir.
2. Yetişkin bir adamın henüz yüzünde tüy bitmemiş delikanlılara yönelik homo-erotik arzusu anlatılmak istenmiş olabilir (1).
Bu yazı, kuir ve edebiyat ekseninde yalnızca ikinci açıya odaklanmaktadır. Kuir, normal ve anormal tanımlamalara dayanan bir kavramdır; temsil ettiği taraf ise anormal olarak tanımlanandır. Anormal olanın hizadan çıkan ve kuralları ihlal eden özelliği, kuiri bir düzen karşıtlığında konumlandırır (Şahin, 2013, 2016). Neyin normal ya da anormal olduğu çeşitli olgular üzerinden belirlenebilir; ancak Hacip’ten alınan dizeler ekseninde cinsiyet, cinsellik ve arzu düzeninde normal ve anormallik durumları dikkat çekicidir. Günümüz toplumlarında yapılan çeşitli araştırmalar, heteronormatif ve bunun öngördüğü heteroseksist düzende düzcinsellik dışındaki tüm arzuların anormal olarak benimsendiğini ortaya koymaktadır. Fakat Hacip’te dikkat edilmesi gereken husus, günümüzdeki cinsel anormallik kategorisinin, yapıtın Karahanlı hükümdarına sunulduğu 1070’li yıllarda normal olarak betimlenebilmesidir. Günümüzün bir anormalliği olarak hemcinse yönelik arzunun normal statüsündeki kurumsal yapısının (kısmen yaşanıyor olduğu ya da yaygınlığı) Antik Yunan’dan modern çağın başlangıcı olarak kabul edilen Aydınlanma’ya kadar Anadolu’da görüldüğü, çeşitli yazılı kaynaklardan öğrenilen bilgiye göre ileri sürülebilmektedir (Ahmet Cevdet Paşa,1980; Ahmet Cevat, 1328; Delice, 2012; Evliya Çelebi, 1971; Keykâvus, 2006).
Yusuf Has Hacip, hemcins arzuyu betimlerken erkeğin genç ve güzel yüzlüsüne vurgu yapar: “İçkicibaşının sâkileri de/ hep genç ve güzel yüzlü olmalı”. Bu genç ve güzel yüzlü erkeklerle gerek mitoslarda gerekse edebi metinlerde sıklıkla karşılaşılır; nitekim, Hz.Yusuf’un güzel yüzü ve gençliğinin insanların aklını başından alması, Oscar Wilde’ın (2015) Dorian’ı ya da Nahid Sırrı Örik’in (2010) Cezmi’si hep güzel erkek yüzünden bahseder; bu güzelliğin devam etmesi ya da zaman içinde çürümesi ve cezbediciliğini kaybedişi söz konusu anlatılarda hakimdir. Gençlik, gençliğin verdiği bedensel özellikler ve bu özelliklerin zamanla kaybedilişi hemcins arzunun toplumsal boyuttaki kurumsallaşmasında kesişmekte ve birbirini etkileyebilmektedir. Nitekim gençlik özelliklerini kaybetmiş olan yetişkinin, o özelliklere sahip olana yönelik arzusu yetişkini ve yetişkin olmayanı bir noktada kesiştirebilmektedir. “Karşısında güzel bir delikanlı varsa iyice keyiflenir” (Platon, 2013: 72) diyen Platon’un bu arzuyu şöyle gerekçelendirdiği görülür: “Öncelikle aşk bazı nesnelere yönelir, bu şeyler eksikliği duyulan şeyler değil mi?” (Platon, 2013: 80). İşte bu durum yetişkinin özlemlerini giderecek nesneleri ve o nesnelerin özelliklerinin betimlenmesini anlamlı kılar. Bu doğrultuda elli yaşında olan Hacip’in gençliğin bedene yansıyan özelliklerini tasviri de anlam kazanır.
Toplumun mutluluğuna yönelik bilgi veren Yusuf Has Hacip, hemcins yakınlaşmaların Türkler arasında kurumsallaşmasına etki ederken, bir yandan da ona bazı sınırlar tayin ettiği ileri sürülebilir. Bu sınırlar bedensel sembollerle belirlenmektedir ve “yüzlerinde henüz tüy belirmemiş” olması betimlemenin çıkış noktasını ve önemli bir sınırı oluşturur.Yüzdeki tüysüzlük henüz ergin olmamaya işaret eder; nitekim bedende beliren tüyler ve kıllar o kişiyi artık erkek yapmakta ve bu hadiseden sonra genç erkeğin yetişkin erkekle münasebeti kınanabilmektedir. Hacip’in XI. yy’da betimlediği hem cins arzunun tüysüzlük ve kılsızlık üzerinden kurumsallaştığı ve yaygınlığı, XVI.yy’da Mustafa Âli’nin şu sözlerinden çıkarılabilir: “Günümüzde namertlerin, tüysüz-türüzsüz, bıyığı ve sakalı çıkmamış, güzelliği meydanda olan iyi huylu gılmana rağbeti, güzel ve cazibeli kadınlara gösterilenden daha çoktur” (Akt:Delice, 2012: 341).“Henüz yüzlerinde tüy belirmemiş” ifadesinin hemcins arzuyu çağrıştırması betimlemenin devamı ile kendini deşifre eder: Genç ve güzel yüzlülüğün yanı sıra, bedenin ince beli, geniş omuzları, en ufak yaklaşımda utancın ve ne yapı(lıp)lamazlığın bir belirtisi olarak al-kırmızı yanaklar yetişkinin yöneldiği bir arzu nesnesi olarak genç delikanlıları anlatmaktadır.Söz konusu özellikler bedenin diriliğini ve gelişime açıklığını ortaya koyar ve yaşlanıp çürümeye,yok olmaya yüz tutmuş yetişkin bedenler için bir özlem unsurudur. Bu özlem ve aşk Platon’a (2013) göre öfkenin yerine huzuru koyar; Hacip’in beyitlerinde ise Karnı acıkmış insan için onun yüzünü görmek yemektir; susamış insan için o bakıp da kanılmaz bir içkidir (Yusuf Has Hacip, 2008 :539) ifadeleri ile vurgulanır. Kutadgu Bilig’i çeşitli yazılı Türk kültüründen ayıran özellik, hemcins yakınlaşmayı olumlayıcı bir anlatıyla ele almasıdır; nitekim yukarıda da söz konusu edilen Mustafa Âli gibi bazı yazarların günümüzün kuir cinsel arzusunun yaygın ve bir nebzeye kadar kabul edilebilir olduğunu belirtmesine rağmen, söz konusu edimde bulunan kişileri namert gibi sözcüklerle tanımladığı da görülür. O halde şöyle bir çıkarımda bulunulabilir: Geçmişin normalinin günümüzde anormal (kuir) oluşu, bugünün normal ve anormalinin gelecekte nasıl bir statüye bürüneceğinin bilinemezliği, mevcut normal ve anormal duruşları belirsizleştirmektedir; edebiyatın ise söz konusu belirsizliğin bir şahidi olduğu ileri sürülebilir; çünkü zamanının gerçekliğini yansıtan edebiyat,zaman, mekan ve koşul farklılığında kuirin güvenilir bir anlatısı olma özelliğindedir.
Dipnotlar
(1) Yetişkin bir erkeğin yetişkin olmayana yönelik hemcins arzusunda,Yusuf Has Hacip’in bir anlatıcı olarak eserini tamamladığı yıldaki yaşıdikkate alınmıştır. 1070 yılında Hacip, elli yaşındadır. Elli yaşındaki biryetişkinin yüzünde henüz tüy bile çıkmamış erkeklere yönelik arzuyubetimlemesi, yetişkinin yetişkin olmayana yönelik arzusu olarak kabuledilebilir.
Kaynakça
Ahmet Cevad (1328). Bizde Kadın. Derseadet: Kader Matbaası.
Ahmet Cevdet Paşa (1980). Sultan Abdülhamid’e Arzlar (Mar’ûzât). (Yay.Hazırlayan ve Sadeleştiren: Y.Halaçoğlu). İstanbul: Babiali Kültür Yayıncılığı.
Delice, Serkan (2012). “Zen-dostlar Çoğalıp Mahbûblar Azaldı”: Osmanlı’daToplumsal Cinsiyet, Cinsellik ve Tarihyazımı. Cinsellik Muamması(Haz. C. Çakırlar ve S. Delice). s.329- 363. İstanbul: Metis Yayınları.Evliya Çelebi (1971). Evliya Çelebi Seyehatnamesi Cilt II. (Haz. ZuhuriDanışman). İstanbul: Zuhuri Danışman Yayınevi.
Keykâvus (2006). Kabusnâme. M.Ahmed (Çev.). (Haz. O.Ş. Gökyay). İstanbul:Kabalcı Yayınevi.
Örik, Nahid Sırrı (2010). Tersine Giden Yol. İstanbul: Oğlak Yayıncılık.Platon (2013). Şölen. F.Akderin (Çev.). İstanbul: Say Yayınları.
Şahin, Muhittin (2013). “Yalnızlık Adlı Şarkının Queer YabancılaşmaBağlamında İncelenmesi”. Türkiye Sosyal Araştırmalar Dergisi. Yıl: 17.Sayı:2. s.33-48.Şahin, Muhittin (2016). Toplumsal Cinsiyet Hareketliliğinde ErkekliğinDönüşümü: Eğitim, Kültür ve Etkileşim. Ankara Üniversitesi Eğitim BilimleriEnstitüsü Yayımlanmamış doktora tezi.
Yusuf Has Hacip (2008). Kutadgu Bilig. R.R.Arat (Çev.). İstanbul: KabalcıYayınevi.
Wilde, Oscar (2015). Dorian Gray’in Portresi. Ü.İnce (Çev.). İstanbul: EverestYayınları.
Son Yazılar
Hepsini GörSümerliler tapınaklarını yedi katlı inşa ederlerdi. Bunu bir cuma günü Hasan’dan öğrendim. “Gerçekten herkesin okuması gereken bir...
İnsanlık tarihi boyunca varlığı en uzun soluklu olan edebi tür diyebileceğimiz destan; Aristoteles başta olmak üzere birçok fikir insanı...
Mitler sanatta, edebiyatta, insanların kendini ifade ettiği ve yaratıcılığını kullandığı her mecrada karşımıza çıkar. Mitler ve yaratıcılık
Comments